Blog

Kaderine terk edilmiş mekanlar beni hep hüzünlendirir. Hatırlıyorum da, amcamlar İstanbul’a taşınınca, gidip, bomboş evin pencere camına başımı dayayıp uzun uzun seyre dalardım. Bir anda her kes ve her şey yerli yerine gelir, ev eski curcunasına kavuşur, ben de onlarla buluşurdum.

Kars’taki, bir zamanların görkemli, “bin bir kiliseli” Ani Antik kenti de bana benzer duyguları yaşattırıyor. Huriler ve Urartulardan bu yana Kafkas, Mezopotamya ve Orta Asya kültürlerinin buluştuğu ve günümüze güçlü bir miras bıraktığı büyülü bir mekandır Ani.

Tigran Honents Kilisesi/ Levent Işıklı

Ama maalesef orası da kaderine terk edilmiş. Bin bir kiliseli kentten geriye, bir iki yapı kalmış ayakta; ateşgah, kilise ve cami aynı kadersizliği paylaşıyorlar. Onlardan sonra gelenler, onları anlamıyorlar. Onlar ihtişamı da birlikte yaşadılar, kadersizliği de birlikte yaşıyorlar. Halbuki oradaki her bir taşın bile bin bir hikayesi var. Bu büyülü antik kente her gittiğimde, hikayesine vurulduğumdan mıdır ne, ilkin Tigran Honents Kilisesi beni davet eder.

Tigran Honents Kilisesinin İçi

Davete icap edip, iki ayrı hikayeyi anlatan fresklerini hayranlıkla seyre dalarım. Freskler derki; Gregor inancı için 13 yıl direnmiş, dipsiz bir kuyuda; Hripsime ise güzelliğini ve vaat edilen dünyevi cenneti elinin tersi ile itmiş ve sonsuz bir yolculuğa çıkmış…

Hz İsa’dan 300 yıl sonra dahi Roma imparatorluğunün hakimiyetindeki topraklarda Hristiyanlık inancı yasaktır.

Aziz Gregor

Soylu bir ailenin oğlu olan Gregor, Kayseri’de eğitim gördüğü vakit, Hıristiyanlık inancı ile tanışır. Eğitimi bitip de Kral Drtad’ın yönetimindeki Serhat’a döndüğünde, onun hizmetinde çalışır. Gregor, tanrıça Anahiti için yapılan bir kurban kesme törenine katılmayı ret ettiğinde Kral Drtad’ın emri ile işkenceye maruz kalır, kararında ısrar edince, ölmesi için derin bir kuyuya atılır.* Yaşlı ve yoksul bir kadın gizliden gizliye Gregor ile yiyeceğini paylaşır ve on üç yıllık inziva başlar.

Bu dönemde, inançlarından dolayı Roma da yaşama şansları kalmayan güzeller güzeli Hripsime, Gayane ve 37 kadın birlikte Roma’dan kaçıp Serhat’a gelirler. Hripsime’nin dillere destan güzelliği, inancının imtihanı olacaktır.

Bir zaman sonra bu güzelliği duyan Kral Drtad, Hripsime’ye talip olur. Ama Hripsime kabul etmez. Vaatlerini bir bir geri çevirir. Drtad, onu ikna etmesi için Hripsime’nin hocası ve arkadaşı Gayane’ye başvurur. Krala açıkça söylemese de, Gayane de Hripsime’yi desteklemektedir. Hripsime’nin kralı reddettiği haberi duyulduğunda, kral bunun utancı ile önce Gayane’nin dilini keser, sonrasında körelen yüreği, katliam kararı verir. Güzeller güzeli Hripsime, Gayane ve otuz yedi kadın hunharca katledilip, bedenleri kurda kuşa yem olsun diye, dokuz gün boyunca açıkta bırakılır. Fakat sağ insanları dahi parçalayan vahşi hayvanlar, bu bedenlere dokunmaz. Drtad’ın, adamlarına hükmü geçmiştir ama kurda kuşa karşı hükümsüzdür.

Hripsime, Gayane ve Otuz Yedi Azize

Drtad çıldırır, aydınlıktan korkmaya başlar, aydınlık utancını yüzüne haykırmaktadır, aydınlığın verdiği büyük acıdan kurtulmak için kendini karanlığa mahküm eder. Derisi kalınlaşır ve pul pul dökülür, tüm vücudu kıllanır, elleri üzerinde dolaşmaya başlar, tırnakları ve dişleri morlaşır, insanlığından utanır ve kendini hayvan hissetmeye başlar. Hekimler ve büyücüler çare olamazlar. Çare olmak için kralı görüp, çaresiz kalınca, kralın utancını paylaşmamaları için katledilirler. Kralın kız kardeşi, bir gece rüyasında ağabeyini ve kör kuyuya atılan Gregor ‘u görür. Gregor ile yüzleşmesi abisini iyileştirmiştir.

Ümitsizce, şimdiye değin ölmüştür dedikleri Gregor’un atıldığı kuyunun başına giderler. On üç koca yıldan sonra Gregor’u halen yaşıyor gördüklerinde şaşırırlar. Gregor yaşatılan haksızlığın kinini tutmadan, Kral Drtad ile ilgilenir. Yaptığı kötülüklerin utancı ile yüzleşen ve insanlardan af dileyen Drtad insanlaşır.

İşte Ani antik kentine her gidişimde, Tigran Honents kilisesindeki bu iki öykünün resmedildiği on altı fresk, beni seyre davet eder. Onların dili olmaya çalışırım, öykülerini anlatırım yanımdakilere ve bu vesile ile belki duymamışsanız diye sizlere…

———————————————-

*Bir rivayete göre Gregor bugünkü Türkiye ile Ermenistan sınırında bulunan Khor Virap zindanına atılır.

Ayhan Erkmen; hikaye anlatıcısı, araştırmacı, yazar, gazeteci, belgesel yapımcısı. Ayhan Erkmen, 1973 yılında Kars’ta doğdu. Elektriğin olmadığı, köy odası kültürünün büyülü dünyasında, sözlü Kürt edebiyatının taşıyıcıları Çirokbêjlerden öyküler, Dengbêjlerden melodiler dinleyerek büyüdü. 1998 yılında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. 2004 yılına değin Kars’ta serbest avukatlık yaptı. 2004 yılında Dağpınar beldesinde belediye başkanı seçildi. 2006 yılında Karslı Şair ve Avukat Abdurrahman Alaca’nın yaşamı ve şiirlerini de içeren biyografi tarzındaki Abdurrahman Alaca/Edo Dêran adlı ilk kitabı Peri Yayınlarınca yayımlandı. 2009 yılında “Şev û Deng” (Gece ve Ses) adlı şiir kitabı Jan Dêran mahlası ile Lis Yayınevince yayımlandı. 2011 yılında tutuklanan Erkmen 2018 yılının sonuna değin tutsaklık yaşadı. 2019 yılından itibaren www.youtube.com/c/AYHANERKMEN adlı Youtube kanalı üzerinden hikâye anlatıcılığı yapan Erkmen, aralıksız her hafta bir video hikâye hazırlayıp bugüne değin 140 yakın video öykü yayınlamıştır. 2020 yılında “Kars Öyküleri/ Çirokên Qersê” adlı iki dilden öykü kitabı Kars Belediyesince yayımlandı. 2021 Yılında “Serhat Öyküleri/ Çîrokên Serhedê” adlı iki dilden öykü kitabı Günce Yayıncılıkça yayımlandı. 2022 Yılında " Çîrokên Dengbêjan" adlı kitabı Günce Yayıncılıkça yayımlandı. Erkmen Öykü derleme işini halen köy, köy dolaşarak devam ettirmekte ve dengbêjlerle birlikte şehir, şehir dolaşarak öyküler anlatmakta. 2019-2021 yılları arasında Yeni Yaşam Gazetesinde, hali hazırda Xwebûn gazetesinde köşe yazarlığı yapan Erkmen aylık yayımlanan kültür-Sanat dergisi Dilop’a da portre yazıları hazırlıyor. Kürt tarihi ve Êzidîlik üzerine yaptığı araştırmalar ve saha çalışmaları neticesinde 2020 yılında Ax! Welato (Ah! Vatan) adıyla Êzidî toplumunu anlatan 20 bölümlük belgeseller dizisi hazırladı. 2021 yılında “Leheng” (Kahraman) adıyla 20.yüzyılın ilk çeyreğindeki Kürt şahsiyetlerini anlatan 18 bölümlük belgeseller dizisi hazırladı. 2022 yılında “Navdarên Me” ( Ünlülerimiz) adıyla Kafkaslarda yaşamış Êzidî aydın ve yazarların hayatlarını anlatan 24 bölümlük belgeseller dizisi hazırladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir